Geçirdiğimiz savaşların ve mücadelelerin sonunda genç cumhuriyetimiz, sanayisini geliştirmek için çoğu alanda aynı anda büyüme isteği ile doluydu. Çoğu ülkelerin olduğu gibi ekonomik anlamda zorlu bir evredeydik. Fakat gelişmeli ve yatırımlar ile sağlam temeller üzerinde büyümeyi hedefliyorduk.
Bu dönemde tüm memleketimizi demir ağlarla donatılma görevi Mehmet Nuri Bey tarafından gerçekleştirildi. Bu başarısından dolayı Mustafa Kemal Atatürk, Soyadı Kanunu’nun yürürlüğe girmesi ile Demirağ ismine laik gördü.
Memleketimizin ilk müteahhitlerinden birisi olan Mehmet Nuri Demirağ, sadece demiryolları ile ilgili kalmadı. Nakliye sadece kara ve demiryolu ile değil havacılıkla da sağlanabilmeliydi.
Bunun için devlet tarafından teşvikler ve iş adamlarımıza davetlerde bulunuyordu. Öngörü sahibi Mehmet Nuri Bey’de bu alandaki çalışmaları somutlaştıran isim olmuştu.
Havacılık sektöründe Türk pazarının oluşturulmasındaki planlamalar 1936 yılında yapılmaya başlandı. Bir sene sonra üretime geçilirken, yurtdışındaki ülkelerin uçak teknolojileri Nuri Bey ve ekibi tarafından yerinde inceleniyordu.
Stratejik bir karar olarak yabancı bir ülkenin uçak lisans haklarını almak yerine tamamıyla yerli tasarımlara odaklanıldı.
Yalnızca uçak üretimi ile yetinmeyip aynı zamanda gök ortaokulu açarak pilot eğitimleri verilmeye başlandı. Yıl 1943’ü gösterdiğinde bu okuldan 290 pilot başarıyla mezun oldular.
Bu atölyede üretilen uçağa Nu D36 ismi verilmiş ve ilk uçak mühendislerimizden olan Selahattin Alan ile testi gerçekleştirilmişti. Tek motorlu uçağımız Nu D36, test sırasında piste erken iniş yapmış ve sonucunda pilot Selahattin Alan hayatını kaybetti.
Bir bebek yürümeden önce 100 ila 200 kez düşmesinden sonra öğrenebildiği gibi, havacılık sektörü de kazalardan ders çıkartarak büyümesini sağlıyordu. İkinci prototip ise yolcu uçağı üzerineydi ve saatte 325 kilometre hızla ulaşabilen bir makineydi.
Çift motorlu yapısı ile havada 3,5 saat kalabilen bu prototip ilk testi için hazırlandı. İstanbul Yeşilköy Havalimanı’ndan kalkan Nu 38 yolcu uçağı, Ankara Etimesgut Havalimanı’na başarılı bir iniş gerçekleştirerek gözleri üzerine çevirdi.
Bu başarısından dolayı Avrupa’dan sipariş talepleri kabul edilir. Bu siparişler ve başarı sonucunda Hükümet tarafından engellenme başlar. Yurtdışına silah satışının engellenmesi yürürlüğe girer ve alınan siparişlerin teslim edilememesi durumu gündeme gelir.
Nuri Bey, ilerleme sağlayabilmek için Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’ye mektup yazar fakat geri dönüş alamaz. Sesini duyurabilmek için gazeteleri kullanıp açık ilan yayınlattırsa da İlk Türk Yolcu Uçağı ve Türk havacılık sektörünün o yıllarda kazanacağı tecrübelerin önü kapatılır.
Sonucunda tüm siparişleri iptal edilen fabrika kapatılmış ve ilerleyen yıllarda Atatürk havalimanı yapımı için istimlak edilerek projeye alınmıştır. Uçaklar ise 1942 yılında emekliye ayrılarak görevlerini tamamlamışlardır.
Üretilen ve başarılı yolcu uçağımız Nu D38 ise bu olayların ardından hurda olarak satılmış ve Türk Havacılık tarihi açısından ilginç bir kaydı doğmasına sebep olmuş.